Stagflasyon Nedir?
Ana sayfa
Makaleler
Stagflasyon Nedir?

Stagflasyon Nedir?

Başlangıç Seviyesi
Yayınlanma: May 20, 2022Güncellenme: Dec 28, 2022
8m

Kısa Özet

Stagflasyon, bir ekonominin yüksek işsizlik oranlarıyla birlikte durgunluk veya negatif büyüme (resesyon) ve fiyatlarda artış (enflasyon) yaşamasıyla ortaya çıkar. Yalnızca resesyon veya yalnızca enflasyonla mücadele etmek için stratejiler vardır, fakat bunlar karşıt etkiler yarattığı için her iki durumun bir arada yaşandığı stagflasyonu kontrol etmek zordur.


Giriş

Bir tarafta, para arzını artırarak ve şirketlerin borç almasını daha ucuz bir hale getirerek (daha düşük faiz oranlarıyla) ekonomik durgunluk veya negatif büyüme hedef alınabilir. Dolaşımda daha fazla paranın olması, büyüme ve daha yüksek istihdam oranları sağlayarak resesyonu engelleyebilir veya azaltabilir.

Buna karşılık, çoğu zaman ekonomistler ve politika belirleyiciler yükselen enflasyonu kontrol edebilmek amacıyla ekonomiyi yavaşlatmak için para arzını düşürür. Bu da faiz oranlarını artırarak borç almayı daha maliyetli hale getirmek suretiyle yapılabilir. Şirketler ve tüketiciler daha az borç alır ve harcama yapar. Talebin düşmesi de fiyat artışlarının durmasına neden olur.

Fakat bir ekonomi stagflasyonla karşı karşıya kaldığında her iki tarafın en kötü yönü bir arada yaşanır: yüksek enflasyonla birlikte resesyon. Makalemizde stagflasyonun ne olduğundan, yaygın nedenlerinden ve potansiyel çözümlerinden bahsedeceğiz.


Stagflasyon nedir?

Stagflasyon, ilk olarak İngiliz politikacı ve İngiltere Maliye Bakanı Iain Macleod tarafından 1965 yılında ortaya atılmış bir makro ekonomi kavramıdır. Bu isim, stagnasyon (durgunluk) ve enflasyon kelimelerinin birleşiminden oluşur. Çok düşük veya negatif ekonomik büyüme ve yüksek işsizlik oranlarıyla birlikte tüketici fiyatlarında artışın (enflasyon) yaşandığı bir ekonomiyi tanımlar.

Bu iki koşuldan biriyle mücadele etmek için alınan tipik ekonomik önlemlerin diğeri üzerinde olumsuz etki yaratması, stagflasyonu hükumetler ve merkez bankaları için başa çıkması zor bir durum haline getirir. İstihdamın ve büyümenin yüksek olması genellikle enflasyonla doğru orantılıdır, fakat aynı şey stagflasyonda geçerli değildir. 

Ekonomik büyüme çoğu zaman bir ülkenin gayri safi yurt içi hasılası (GSYH) ile ölçülür ve GSYH de istihdam oranlarıyla doğrudan ilişkilidir. GSYH yüksek değilse ve enflasyon da yükseliyorsa şiddetli stagflasyon daha geniş çaplı bir finansal krize neden olabilir.


Stagflasyon ve enflasyonun farkları

Daha önce de bahsettiğimiz gibi stagflasyon, enflasyon ile ekonomik durgunluğun veya negatif büyümenin birleşimidir. Enflasyon farklı şekillerde tanımlanabilse de çoğu zaman mal ve hizmetlerin fiyatlarında artış yaşandığı anlamına gelir. Enflasyonu bir para biriminin alım gücündeki düşüş olarak da tanımlayabiliriz. 


Stagflasyon neden ortaya çıkar?

Kısaca ifade edecek olursak, stagflasyon paranın satın alma gücü düşerken aynı zamanda hem ekonominin yavaşlaması hem de mal ve hizmet arzının düşmesi durumunda ortaya çıkar. Stagflasyonun tam nedenleri tarihi bağlama ve farklı ekonomik bakış açılarına göre değişir. Stagflasyonu farklı şekillerde açıklayan birçok teori ve fikir vardır. Bunlara örnek olarak monetarist, Keynesçi ve yeni klasik modeller verilebilir. Birkaç örneği inceleyelim.

Para politikaları ve mali politikaların uyumsuzluğu

ABD Merkez Bankası gibi merkez bankaları, ekonomiyi etkilemek için para arzını idare eder. Bu kontrollere para politikaları adı verilir. Hükumetler de harcama ve vergi politikaları ile doğrudan ekonomiyi etkiler. Bunlara ise mali politikalar adı verilir. Fakat mali politika ile para politikasının birbiriyle uyumsuzluğu, enflasyonun kontrolden çıkmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına neden olabilir. Bu politikaların, tüketici harcamalarını düşürürken bir yandan da para arzını yükseltecek şekilde bir araya gelmesi de en nihayetinde stagflasyona neden olabilir.

Örneğin, hükumet vergileri yükselterek halkın elindeki harcanabilir gelirin azalmasına neden olabilir. Aynı zamanda, merkez bankası da parasal genişleme ("para basımı") uyguluyor veya faiz oranlarını düşürüyor olabilir. Merkez bankası para arzını artırırken hükumetin politikası büyümeyi negatif yönde etkileyecek, bu da çoğu zaman enflasyona neden olacaktır.

İtibari paraya geçiş

Eskiden, büyük ekonomilerin çoğu para birimlerinin değerini belirli bir miktarda altına endeksliyordu. Bu mekanizmaya altın standardı adı verilir, fakat 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kullanımına genel anlamda son verilmiştir. Altın standardının kaldırılması ve yerine itibari paranın koyulması ise para arzına yönelik tüm sınırlamaları ortadan kaldırmıştır. Bu durum, merkez bankalarının ekonomiyi kontrol etmeye yönelik çalışmalarını desteklese de aynı zamanda da enflasyon seviyelerine zarar vererek fiyatların yükselmesine neden olur.

Arz maliyetindeki artışlar

Mal ve hizmetlerin üretim maliyetinde keskin bir artış da stagflasyona neden olabilir. Bu ilişki özellikle de enerji sektörü için geçerlidir ve arz şoku olarak bilinir. Tüketiciler enerji fiyatlarında da bir artışla karşı karşıya kalır. Bu artışın kaynağında ise genellikle petrol fiyatlarının yükselmesi yatar.

Malların üretim maliyeti ve fiyatları yükselirken bir yandan da tüketicilerin ısınma, ulaşım ve enerji ile ilişkili diğer masraflarının artması nedeniyle harcanabilir gelirleri düşerse, stagflasyonun ortaya çıkma ihtimali de artar.


Stagflasyonla nasıl mücadele edilir?

Stagflasyonla para politikaları ve mali politikalar aracılığıyla mücadele edilir. Fakat tam olarak hangi politikaların uygulanacağı ekonomik düşünce ekolüne bağlıdır. 

Monetaristler

Monetaristler (para arzını kontrol etmenin en önemli unsur olduğuna inanan ekonomistler), enflasyonun kontrol edilmesi gereken en önemli etmen olduğunu iddia eder. 

Bu senaryoda bir monetarist ilk önce para arzını azaltacak, bu da genel olarak harcamaları düşürecektir. Böylece daha az talep doğacak, mal ve hizmetlerin fiyatları düşecektir. Fakat bu politikanın olumsuz yanı büyümeyi teşvik etmemesidir. Büyümenin üstesinden daha gevşek bir para politikasıyla birlikte mali politikalar aracılığıyla daha sonra gelinmesi gerekecektir.

Arz tarafı ekonomistleri

Bir diğer düşünce ekolü ise maliyetleri düşürerek ve verimliliği artırarak ekonomideki arzı artırmaktır. Enerji sektöründe fiyat kontrolleri (mümkünse), verimlilik yatırımları ve üretimde sübvansiyonlar maliyetlerin düşmesini sağlayacak ve ekonomideki toplam arzı artıracaktır. Bu da tüketici fiyatlarını düşürecek, ekonomik faaliyetleri canlandıracak ve işsizliği azaltacaktır.

Serbest piyasa çözümü

Bazı ekonomistler, stagflasyon için en basit çözümün her şeyi serbest piyasaya bırakmak olduğuna inanır. Tüketiciler mal almakta zorlandıkça arz ve talep en nihayetinde dengeye girerek fiyatların yükselişini durduracaktır. Bu da talepte bir azalmaya ve enflasyonun düşmesine neden olacaktır. 

Serbest piyasa iş gücünü de verimli bir şekilde dağıtacak ve işsizliği azaltacaktır. Fakat bu planın başarılı bir şekilde sonuç vermesi yıllar hatta on yıllar alabilir ve halkı ideal olmayan yaşam koşullarıyla karşı karşıya bırakabilir. Keynes'in de bir zamanlar dediği gibi sonuçta "uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız".


Stagflasyon kripto piyasasını nasıl etkileyebilir?

Stagflasyonun kripto üzerindeki etkilerini tam olarak belirleyebilmek zordur. Fakat diğer piyasa koşullarının aynı kalacağını varsayarsak bazı temel varsayımlarda bulunabiliriz.

Minimum veya negatif büyüme

Çok az büyüyen veya küçülen bir ekonomi, gelir seviyelerinde durgunlaşmaya hatta azalmaya neden olabilir. Bu durumda, tüketicilerin yatırım yapacak daha az parası olur. Bu da daha az kripto satın alınmasına ve bireysel yatırımcıların günlük harcamalar için paraya erişmeye ihtiyacı olacağından satışlarda bir artışa neden olabilir. Yavaş veya negatif ekonomik büyüme, büyük yatırımcıları hisse senedi ve kripto para gibi yüksek riskli varlıklardaki pozisyonlarını azaltmaya da teşvik eder.

Stagflasyona karşı hükumet önlemleri

Hükumetler genellikle ilk olarak enflasyonu kontrol altına almaya çalışacak, büyüme ve işsizlik sorunuyla ise daha sonra ilgilenecektir. Enflasyon, para arzının düşürülmesiyle kontrol altına alınabilir. Arzı düşürmenin yollarından biri de faiz oranlarını yükseltmektir.

Sonuç olarak, daha fazla kişinin parasını bankalarda tutmasıyla likidite azalır ve borç almak daha pahalı bir hale gelir. Faiz oranlarının yükselmesiyle, yüksek riskli ve yüksek getirili yatırımlar daha az cazip bir hale gelir. Dolayısıyla, faiz oranlarında artış ve para arzında düşüş yaşandığı dönemlerde kriptoya yönelik talepte ve fiyatlarda bir azalma görülebilir.

Hükumet, enflasyonu kontrol altına aldıktan sonra muhtemelen büyümeyi teşvik etmeye başlayacaktır. Bu da tipik olarak parasal genişleme politikaları ve faiz oranlarının düşürülmesiyle yapılır. Böyle bir senaryoda, para arzındaki artış nedeniyle kripto piyasaları üzerindeki etki de muhtemelen olumlu olacaktır.

Enflasyonda artış

Birçok yatırımcı Bitcoin'in yükselen enflasyon oranlarına karşı iyi bir riskten korunma aracı olabileceğini iddia eder. Yüksek ve artmakta olan enflasyonda elinizdekileri faiz kazanmadan itibari parada tutmanız, birikimlerinizin gerçek değerini düşürür. Bundan kaçınmak için birçok kişi uzun vadeli satın alma gücünü korumak ve hatta kar etmek amacıyla Bitcoin'e yönelmiştir. Bunun nedeni de yatırımcıların, sınırlı arzı ve çıkarılma oranından dolayı BTC'yi iyi bir değer saklama aracı olarak görmesidir.

Geçmişe baktığımızda bu riskten korunma stratejisi, yıllar içinde Bitcoin ve diğer kripto paraları biriktirmiş yatırımcılar için iyi bir sonuç vermiş olabilir. Bu, özellikle de enflasyon ve ekonomik büyüme dönemleri sırasında veya sonrasında geçerlidir. Fakat kriptoyu enflasyona karşı riskten korunmak için kullanmak, daha kısa zaman aralıklarında, özellikle de stagflasyon dönemleri sırasında işe yaramayabilir. Kripto ve hisse senedi piyasası arasındaki korelasyonun artması gibi diğer etmenlerin de etkili olabileceği dikkate alınmalıdır.


1973 petrol krizinde stagflasyon

1973 yılında Petrol İhraç Eden Arap Ülkeler Birliği (OPEC) bazı ülkelere ambargo ilan etmiştir. Bu karar, Yom Kippur savaşında İsrail'in desteklenmesine tepki olarak alınmıştır. Petrol arzındaki dramatik düşüş, petrol fiyatlarını yükselterek tedarik zincirinde kırılmalara ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda da enflasyon oranında çok büyük bir artış yaşanmıştır.

ABD ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde merkez bankaları ekonomilerinde büyümeyi teşvik etmek için faiz oranlarını düşürür. Daha düşük faiz oranları da kredi almayı daha ucuz hale getirir ve halkı biriktirmek yerine harcamaya teşvik eder. Fakat enflasyonu düşürmeye yönelik genel mekanizma faiz oranlarını yükseltmek ve tüketicileri birikim yapmaya teşvik etmektir.

Petrol ve enerji maliyetlerinin tüketici harcamalarının büyük bir kısmını oluşturması ve faiz oranlarındaki düşüşün yeterli ekonomik büyümeyi teşvik etmemesi nedeniyle birçok batı ekonomisi yüksek enflasyon ve durgun bir ekonomiden muzdarip olmuştur.


Son Söz

Enflasyon ve negatif büyüme genellikle birlikte görülmediğinden, stagflasyon ekonomistler ve politika belirleyiciler için özel bir durum teşkil eder. Durgunlukla mücadele etmeye yönelik araçlar genellikle enflasyona neden olurken, enflasyonu kontrol altına almaya yönelik stratejiler de ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir veya eksiye düşürebilir. Dolayısıyla, stagflasyon dönemlerinde makro ekonomik bağlamı ve para arzı, faiz oranları, arz-talep ve istihdam oranı gibi birçok etmeni dikkate almak gerekir.