Bana En Basit Haliyle Anlat
Anneannenizin, o gençken her şeyin ne kadar daha ucuz olduğundan bahsettiğine hiç denk geldiniz mi? İşte bunun sebebi enflasyon. Mal ve hizmetlerin arz ve talebindeki dengesizliklerden kaynaklanır ve fiyatlarda artışa neden olur.
Kendine has bazı avantajlara sahiptir ama genel olarak enflasyonun çok yüksek olması kötü bir şeydir: Yarın değerinin düşeceğini biliyorsanız neden paranızı biriktirmek isteyesiniz ki? Enflasyon çok yükseldiğinde hükümetler harcamayı azaltmayı amaçlayan politikaları devreye sokar.
İçerik
- Giriş
- Enflasyonun nedenleri
- Enflasyonla mücadele yolları
- Enflasyonu fiyat endeksiyle ölçmek
- Enflasyonun avantaj ve dezavantajları
- Son düşünceler
Giriş
“Göreli fiyat değişimleri” genellikle yalnızca bir ya da iki malın fiyatında artış olduğu anlamına gelirken enflasyon, ekonomideki neredeyse tüm maddelerin fiyatının yükseldiğini ifade eder. Bunun yanı sıra enflasyon, uzun vadeli bir olgudur – fiyatlardaki artış devamlı olmalı ve yalnızca dönemsel olarak ortaya çıkmamalıdır.
Ülkelerin büyük çoğunluğu enflasyon oranı ölçümlerini yıllık olarak yapar. Enflasyonun genellikle yüzde değişimi olarak ifade edildiğini görürsünüz: Daha önceki döneme kıyasla artış ya da düşüştür.
Bu makalede enflasyonun farklı nedenlerinden, bir ekonomi üzerinde yaratabileceği etkilerden (olumlu ve olumsuz) ve enflasyonu ölçmenin yollarından bahsedeceğiz.
Enflasyonun nedenleri
İkinci olarak enflasyon, yüksek talep gören belirli bir malın arzının azalmasıyla ortaya çıkabilir. Bu da malın fiyatının artmasına neden olarak ekonominin geri kalanında da etki yaratabilir. Sonuçta, neredeyse tüm mal ve hizmetlerin fiyatında genel bir artış görülebilir.
Talep çekişli enflasyon
Talep çekişli enflasyon en sık görülen enflasyon türüdür ve harcamalardaki artıştan kaynaklanır. Böyle olunca talep, malların ve hizmetlerin arzına baskın gelir ve bu durum fiyatlarda artışa neden olur.
Bunu örneklendirmek için bir fırıncının ürünlerini sattığı bir pazaryerini düşünelim. Haftalık olarak yaklaşık 1.000 somun ekmek üretebiliyor. Her hafta, yaklaşık bu miktarda satış yaptığı için süreç iyi bir şekilde işliyor.
Fakat ekmeğe yönelik çok büyük bir talep artışı olduğunu varsayalım. Muhtemelen ekonomik koşullar iyileştirmiştir, diğer bir deyişle tüketiciler harcayabilecekleri daha çok paraya sahiptir. Dolayısıyla fırıncının ekmeklerinin fiyatının yükseldiğini görmemiz olasıdır.
Neden? Çünkü fırıncımız 1.000 somun ekmek üretirken tam kapasiteyle çalışmaktadır. Ne çalışanları ne de fırınları fiziksel olarak bu sayıdan daha fazlasını üretemez. Daha çok fırın inşa edebilir ya da çalışan işe alabilir fakat bu da zaman gerektirir.
O zamana kadar müşteri sayısı çok fazladır ve yeterli ekmek yoktur. Bazı müşteriler bir somun ekmek için daha yüksek bir fiyat ödemeyi kabul eder, dolayısıyla fırıncı da doğal olarak fiyatlarını buna göre artırır.
Ekmeğe olan talep artışının dışında, ekonomik koşulların iyileşmesinin süt, yağ ve diğer birkaç ürün için de talebi arttığını varsayalım. Talep çekişli enflasyonu tanımlayan işte budur. İnsanlar, talebin arzı aşacağı şekilde gitgide daha fazla mal alarak fiyatların artmasına neden olur.
Maliyet itişli enflasyon
Maliyet itişli enflasyon, ham madde ya da üretim maliyetinin artması nedeniyle fiyatların yükselmesiyle ortaya çıkar. Bu tür enflasyonda masraflar tüketiciye “yansıtılır”.
Biraz önce bahsettiğimiz fırıncı örneğine geri dönelim. Fırıncımız, haftalık 4.000 somun ekmek üretmek için yeni fırınlar inşa etti ve daha fazla çalışanı işe aldı. Şimdilik arz, talebi karşılıyor ve herkes mutlu.
Bir gün fırıncı tatsız haberler alır. Buğday hasadı bu sezon oldukça kötü gitmiştir, dolayısıyla bölgedeki tüm fırınlara yetecek kadar arz yoktur. Fırıncının, ekmeklerini üretebilmesi için ihtiyaç duyduğu buğdaya daha fazla ödeme yapması gerekir. Tüketiciden gelen talep artmamış olsa da maliyetteki bu artış nedeniyle ekmek başına talep ettiği ücreti yükseltmesi gerekir.
Bir diğer olasılık da hükümetin asgari ücreti yükseltmesidir. Bu da fırıncının üretim maliyetini artırır ve yine bu durumda da ekmeklerin fiyatını yükseltmesi gerekir.
Geniş ölçekte baktığımızda, maliyet itişli enflasyon genellikle kaynaklardaki (buğday ya da yağ) eksiklikten, hükümetin ürünlerden aldığı vergiyi artırmasından ya da döviz kurunun yükselmesinden (ithalat maliyetinin artmasına neden olur) kaynaklanır.
Yerleşik enflasyon
Fiyat-maaş spirali, yerleşik enflasyonun daha da fazla enflasyon yaratma eğiliminde olduğunu gösteren bir kavramdır. İşveren ve çalışanların, maaşların değeri üzerinde anlaşmaya varamaması durumunda ortaya çıkar. Çalışanların, beklenen enflasyon karşısında gelirlerini korumak için daha yüksek ücret talep etmesi sonucunda iş verenler ürünlerinin fiyatını artırmak zorunda kalır. Bu da, mal ve hizmetlerin fiyatının artmasıyla çalışanların daha da yüksek maaşlar talep ettiği, kendi kendini güçlendiren bir döngüye neden olabilir – ve döngü devam eder.
Enflasyonla mücadele yolları

QE’nin tersi ise bir para politikasının para arzını düşürerek enflasyonu azalttığı parasal sıkılaştırmadır (QT). Fakat QT’nin enflasyon için iyi bir çözüm olduğunu gösteren kanıtlar azdır. Uygulamada, merkez bankalarının büyük çoğunluğu enflasyonu faiz oranlarını artırarak kontrol eder.
Daha yüksek faiz oranları
Daha yüksek faiz oranları borç para almayı daha pahalı hale getirir. Bunun sonucunda krediler, tüketicilere ve işletmelere daha az ilgi çekici hale gelir. Artan faiz oranları, tüketici seviyesinde harcama yapmamayı teşvik ederek mal ve hizmetlere yönelik talebin azalmasına neden olur.
Bu dönemlerde birikim yapmak, borç vererek faiz getirisi elde eden kişiler için bile daha ilgi çekici hale gelir. Fakat bireyler ve şirketler harcama ya da yatırım yapmak için kredi alma konusunda daha dikkatli olacağından ekonominin büyümesi kısıtlanabilir.
Maliye politikasını değiştirmek
Örneğin, hükümetler topladıkları gelir vergisini artırırsa yine bu durumda da bireylerin harcamak için daha az parası olur. Buna bağlı olarak piyasa talebi azalır ve bunun da teorik olarak enflasyonu azaltması gerekir. Fakat halk daha yüksek vergilere olumsuz tepki verebileceğinden bu yaklaşım tehlikeli olabilir.
Enflasyonu fiyat endeksiyle ölçmek
TÜFE, birçok farklı tüketici ürününün fiyatını dikkate alır ve haneler tarafından satın alınan mal ve hizmetler grubunun değerini belirlemek için bir ağırlıklı ortalama kullanır. Bu işlem sıkça tekrarlandığı için geçmiş sonuçlarla kıyaslama yapılabilir. ABD İşgücü İstatistikleri Bürosu (BLS) gibi birimler, hesaplamalarının gerçeği mümkün olan en yüksek seviyede yansıtması için bu veriyi ülkenin birçok farklı yerindeki mağazalardan toplar.
Hesaplamalarınızda TÜFE değerinin baz yıl için 100 olduğunu ve iki yıl sonra bu değerin 110’a yükseldiğini görebilirsiniz. Bu durumda, geçtiğimiz iki yıl içinde fiyatların %10 yükseldiği sonucuna varabilirsiniz.
Az miktarda enflasyon kötü değildir. Günümüzün itibari para birimi sistemlerinde enflasyon doğal olarak ortaya çıkar, hatta harcamayı ve borç vermeyi desteklediği için bir derece faydalıdır. Fakat ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaması için enflasyon oranını yakından takip etmek oldukça önemlidir.
Enflasyonun avantaj ve dezavantajları
İlk bakışta enflasyon, tamamen kaçınılması gereken bir şeymiş gibi gözükebilir. Fakat enflasyon, modern ekonomilerin temel parçalarından olduğu için aslında bu konu çok daha inceliklidir. Şimdi bazı avantaj ve dezavantajlardan bahsedelim.
Enflasyonun avantajları
Artan harcama, yatırım ve borç alma
Daha önce de kısaca değindiğimiz gibi düşük oranda enflasyon, harcamayı, yatırımı ve borç almayı artırarak ekonomiye fayda sağlayabilir. Enflasyon olduğunda paranın gelecekteki satın alma gücü düşeceği için mal ve hizmetleri hemen satın almak daha mantıklıdır.
Daha yüksek kar
Şirketler, kendilerini enflasyonun etkilerinden korumak için mal ve hizmetlerini daha yüksek fiyattan satar. Fiyatlardaki bu artışları haklı gösterebilirler ama ek kar elde etmek için gerektiğinden biraz daha fazla bir artış da yapabilirler.
Deflasyondan daha iyidir
Adından da tahmin edebileceğiniz gibi deflasyon, enflasyonun tersidir ve zaman içinde fiyatlarda düşüş olması anlamına gelir. Fiyatlar düştüğü için tüketiciler, ileride daha iyi fiyattan alışveriş yapabileceklerini bilerek satın alma işlemlerini erteler. Bu da, ürünlere ve hizmetlere olan talebi düşürerek ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebilir.
Geçmişe baktığımızda, deflasyon dönemleri daha yüksek işsizlik oranlarına ve harcama yerine birikimin tercih edilmesine neden olmuştur. Deflasyon, bireyler için olumsuz bir etki yaratmayabilse de ekonomik büyümeye zarar verme eğilimindedir.
Enflasyonun dezavantajları
Para birimi devalüasyonu ve hiperenflasyon
Doğru enflasyon oranını bulmak zordur ve enflasyonu kontrol etmeyi başaramamak yıkıcı sonuçlara yol açabilir. En nihayetinde enflasyon, bireylerin sahip olduğu birikimi eritir: bugün yastığınızın altın 100.000 TL koyarsanız, bu para on yıl sonra aynı alım gücüne sahip olmayacaktır.
Belirsizlik
Enflasyon oranları yüksek olduğunda belirsizlik ortaya çıkabilir. Bireyler ve şirketler, ekonominin nereye gittiğinden emin olamadıkları için paraları konusunda çok daha temkinli davranır – bu da yatırımların ve ekonomik büyümenin azalmasına neden olur.
Hükümetin müdahalesi
Son düşünceler
Enflasyon sonucunda fiyatlar zamanla artarak geçinmeyi daha masraflı hale getirir. Bu hepimizin kabul ettiği bir olgudur – neticede enflasyon doğru bir şekilde kontrol edilirse ekonomi için faydalı olabilir.
Günümüz dünyasında, hükümetlerin yükselen fiyatları kontrol altında tutmak için kullanabileceği esnek maliye ve para politikaları en iyi çözümler gibi gözükmektedir. Fakat bu politikalar, büyük bir dikkatle uygulanmadıkları takdirde ekonomiye daha da çok zarar verebilir.